Düz şişelerden plastik içermeyen ambalajlara ve daha hafif şişelere kadar dünyanın dört bir yanında inovatif şirketler, şarap endüstrisinin ekolojik ayak izini azaltmanın yollarını arıyor.
Son zamanlarda, Avustralyalı bir şarap şirketi, etiketsiz-yani kağıt ve mürekkepsiz – ambalajlarıyla dikkat çekmeye başladı.
Bu yıl Fourth Wave Wine, marka danışmanlık şirketi Denomination ile birlikte yarattığı sürdürülebilirlik odaklı yeni markası Crate'i piyasaya sürdü. Ancak mağaza raflarında herhangi bir marka görmeniz mümkün değil çünkü şarapların etiketi yok. Bunun yerine, Crate'in adı yalnızca vidalı kapağın alüminyum kapsülünde yer alıyor. Şarabın menşei, üzümü, rekoltesi ve alkol yüzdesi gibi diğer yasal bilgiler kapaktaki QR kodun içinde yer alıyor.
Fourth Wave Wine genel müdürü Ross Marshall, Wine Spectator dergisine yaptığı açıklamada, "Başlangıç noktası olarak, şarap tüketicileri için biri çevre ve ikincisi daha fazla değer sunma ihtiyacı olmak üzere iki önemli konuyu ele almakla ilgileniyorduk. Etiket maliyeti ve paketlemeden tasarruf ederek bu tasarrufu şarap kalitesinin iyileştirilmesi adına kullanılabilir." Açıklamasında bulunmuş.
Şişelerde kâğıt, mürekkep, yapışkan veya folyo kullanılmadığından, etiketsiz yaklaşım potansiyel olarak daha düşük çevresel etki anlamına da gelir. Ayrıca vidalı kapak, mantardan kaynaklanan atık olasılığını da en aza indirir. Taşımanın karbon ayak izini azaltmak için, şişelerin kendileri yerel kaynaklı camdan yapılmış ve her biri yalnızca yaklaşık 320 gr ağırlığında olup, tipik bir şarap şişesinden önemli ölçüde daha hafiftir. Şişeler ayrıca "renksizdir", ne yeşil ne de şeffaftır bu da şişelerin daha az işlem görmesi demektir. Şişeler işlem görmediği için de kusurlu veya standart dışı nedenlerle atık olma olasılığını da minimuma indirmiştir.
Şu an raflarda üç Crate şarabı mevcut: 2021 McLaren Vale Shiraz, 2021 Barossa Shiraz ve 2021 Coonawarra Cabernet. Yetkileler şimdilik 3 şarap ile tüketici tepkilerini ölçtüklerini belirtmiş.
Crate'in 6 lı şarap kolileri de geri dönüştürülmüş (ve geri dönüştürülebilir) malzemelerden yapılmış. Şaraplar şimdilik yalnızca Avustralya'daki perakendecilerde satılıyor, ancak Crate ekibi yurtdışındaki pazarlardan ilgi bekliyor.
Türkiye’deki alkollü ürünler etiket mevzuatları şimdilik Türkiye’de bu tür uygulamalar yapılmasına çok olanak vermese de yeni etiket ve ambalaj tasarımları da yeni trendlerden etkilenecek gibi. Konuyla ilgili olarak Tasarımcı Pelin Ercun’dan Türkiye’de şarap sektöründe etiket ve ambalaj tasarımlarının geldiği nokta ve gelecekteki ambalaj trendlerinin nasıl uyarlanacağı konusunda görüşler aldık.
Türkiye’de şarap endüstrisinin etiket konusundaki mevcut durumu nedir?
“Türkiye’de ambalaj sektörü hala gelişme aşamasında diyebilirim. Özellikle alkol üretim ve satış mevzuatlarından dolayı etiket üzerinde olması zorunlu ibareler mevcut. Mevzuat zorunlulukları da şarap etiketlerinde özellikle tasarımlarda formatın dışına çıkılmasını engelliyor. Gerçi bu sadece Türkiye için geçerli değil. Birçok ülkenin alkollü ürünlerde kendisine ait etiket – ambalaj mevzuatı var. Bu durum da sürdürülebilir bir çevre ve tasarruf amaçlı uygulamalar için henüz uygun bir alt yapı olmadığı anlamına geliyor.”
“Türkiye’de de artık birçok şarap etiketinde QR kod uygulaması var ancak bu uygulamalar daha çok şaraphane, firma ya da şarap hakkında bilgilerden oluşuyor. Mevzuatlar gereği etiket formatında QR kod kullanamıyoruz.”
Peki Türkiye’de de çevreyi koruma ve doğaya dost etiket uygulamaları var mı?
“Türkiye’de faaliyet gösteren Finlandiya menşeili etiket firması UPM Raflatac, sürdürülebilir çevre ve doğayı korumaya yönelik farklı etiket hammaddesi uygulamaları yapıyor. Özellikle sticker etiketlerde etiketin gövdeden çıktıktan sonra kalan kısmı geri dönüşüme giren ambalaj malzemeleri üreterek geri dönüşümlü malzemeler üretiyorlar. UPM firması, kurum olarak geri dönüşümlü malzemeler üretmek konusunda oldukça tutarlı bir strateji izliyor.”
“Türkiye’deki kâğıt maliyetlerinden ötürü üreticiler şarap etiketleri kâğıt seçiminde doğal olarak maliyetlerini düşürecek seçeneklere yöneliyorlar. Bu da etiket tasarımı ve üretimi konusunda ciddi sorunlara neden oluyor. Yine UPM Raflatac firmasının yaptığı Neuromarketing araştırmada; tüketicilerin raflardaki etiketleri beyindeki duygusal nöronların uyarıcı etkisine göre yaptığı sonucu oldukça şaşırtıcıdır. Her ne kadar tasarım güzel olsa da kullanılan renkler ve etiketin şişe üzerinde uygulanış şekli ürünün raftan seçilmesinde büyük önem arz ediyor. Özellikle fiyat – performans ürünlerinde tüketici uygun fiyata kaliteli duran etiket tasarımlı ürünleri tercih ediyor.”
Peki Türkiye’de ambalaj tasarımı ve uygulaması konusunda durum nedir?
“Türkiye’deki en önemli ambalaj sorunlarından biri de; ambalaj hammaddesi olan kâğıdın yurtdışından gelmesi. Ayrıca maliyetlerden dolayı ofset baskıların yerini dijital baskıların alması da yine etiket ve ambalaj tasarımlarında ciddi tasarımsal sorunlara neden oluyor. Ambalaj özel kağıtlarında jenerik ürünler maliyetleri nedeniyle tercih edilmiyor ve bunun yerine muadili malzemeler pazarda daha çok talep görüyor. Bu muadil ürünler de yapılan tasarımlarda istenilen sonucun vermemesine neden oluyor.”
Tasarımcı Pelin Ercun’un yaptığı açıklamalar doğrultusunda Türkiye genelinde durum hala gelişmeye açık olsa da dünyadaki çevre dostu uygulamaların bir gün ülkemize geleceği umudunu hiç kaybetmiyoruz.
Yaşlanan dünyamızı korumak ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için çevre dostu üretimlerin ülkemizde de daha çok artması dileğiyle.
İklim krizi bu şekilde devam ederse, Norveç Avrupa'nın en büyük şarap üreticileri arasına girebilir!
İklim değişikliği ve beraberinde tecrübe ettiğimiz gıda krizi, ani hava değişimleri vb. konularla mücadele halinde iken buna yönelik bir başlığın işlenmesinden memnuniyet duydum. emeğinize sağlık.